top of page

Gluten’e Bağlı Hastalıklar Genetik Geçişli Midir?

  • dytsedakoca
  • 28 Tem 2024
  • 3 dakikada okunur

Gluten, klinikte en çok çölyak ya da gluten enteropatisi dediğimiz hastalıklarda karşımıza çıkan bir yapı birimidir. Aslında başlıca gluten, belirli tahılların (buğday, arpa, yulaf vb.) içerisinde bulunan, elastik yapıda ve yapışkan özellik gösteren bir proteindir.

Insanlığın bu güne kadar geldiği evrimsel zamanda, hiç günümüz kadar çok işlenmiş endüstriyel gıda tükettiği bir zaman olmamıştır. Elbette bu tüketimin de bir sonucu olmuştur. En fazla etkilenen biyolojik sistem ise bağışıklık ve sindirim sistemidir. Aslında alerjilerin temelinde vücudun yabancı maddelere karşı üretip salgıladığı bir protein olan histamin yer almaktadır. Histamin proteini, vücutta yabancı madde girişi veya toz benzeri maddelere karşı hapşurma, öksürme gibi refleksleri meydana getirebilecek nitelikte bir kimyasal bileşik olup, alerjiye karşı semptomları bildiren bir ajan görevi görmektedir.


ree

Histamin’in mekanizmasını anlayabilmek ve alerjilerdeki rolünü anlatmak için bir örnekle somutlaştıralım. Normal şartlar altında, herhangi bir otoimmün hastalıkta eğer bir sivrisinek tarafından ısırılırsanız, derinizin altında bulunan sinir ağı reseptörleri tarafından beyninize bir mesaj yollanır. Bu mesaja yanıt olarak beynimiz yabancı ve tanınmayan bir maddenin deriniz aracılığıyla vücuda girdiğini tespit edip duruma el atması için ajanımız histamini olay yerine gönderir. Histamin sinek ısırığının yayılmasını durdurmak için ısırığın etrafındaki kasları şişirir. Böylece sivrisineğin ısırığı ile gelen zehirlerin yayılması oldukça zorlaşır. Buna karşılık ısırık alanı şişer, kızarır ve kaşınır.

Fakat işin içerisine gıda alerjileri ve intöleransları girdiğinde histamin tam olarak verimli çalışmayı durdurur. Bu durumu kafası karışmış şeklinde betimlemek hiçte yersiz olmayacaktır. Histamin ile ilgili sorunlar yaşanmaya başladığında az evvel vermiş olduğum sinek ısırığı örneğine yine bir atıfta bulunmak üzere reseptörlerin ilettiği mesajlarda bir eksiklik ya da yanlış olarak sürekli bir mesaj iletimi söz konusudur. Bu durumda ise beyin nasıl ve ne şekilde tepki vereceğini kestiremediğinden durumu kontrol ve garanti altına almak adına her reseptöre cevap olacak şekilde yalnızca ısırık alanına değil bedenin kalan yerlerinde de kızarık, şişme ve kaşınma sonuçlarını gösterecektir. Aslına baktığınızda iki örnek arasındaki fark çok bariz şekilde bellidir.

Gluten alerjisi durumunda da olay bu şekilde gerçekleşmektedir. Glutene olan tanınırlılığını kaybeden sindirim sistemi, beyne reseptörler aracılığı ile mesaj yollayarak aynı sivrisinek gibi tükettiği glutenin de yabancı madde olduğunu ve duruma önlem alması gerektiğini iletir. Buna karşılık beyin yine geniş alana yayılan iletiyi geniş alanda kızarık ve kaşıntılarla önlemeyi tercih etmektedir.

 Gluten intoleransı terimi üç tür insan hastalığına işaret edebilir: otoimmün çölyak hastalığı, buğday alerjisi ve çölyak dışı gluten duyarlılığıdır. Genetik mirasımız içinde glutene bağlı hassasiyet aktarımı güncel araştırmaların gözdesidir. Tüm gluten proteinleri evrimsel olarak birbirine bağlıdır ve aynı atasal kökeni paylaşmaktadır. Gluten proteinleri, insan sindirim sistemi kanalındaki protein parçalanmasından sorumlu enzimin aracılık ettiği hidrolize(sindirime) karşı oldukça dirençlidir. Genetik olarak yatkın kişilerde çölyak hastalığı ve alerjiye neden olan patojenik peptitlerin (proteinlerin) ortaya çıkmasına neden olur. Peptit organizmaya zarar verme derecesi ve bağışıklık sistemi üyesi olan T hücreleri tarafından peptit tanınması arasında bir hiyerarşi vardır. Günümüzde gluten proteinleri vucuttan uzaklaştırmanın  birkaç yolu vardır: en yaygın olanı ise etkinliği kanıtlanmış tamamıyla glutensiz diyettir (2).

Eliminasyon diyeti adını verdiğimiz ve besinlerin beslenme düzeni içinden çıkartarak kişiyi sağlığına kavuşturma misyonu olan diyet tarzı yaklaşımında gluten önemli bir yer edinmiştir. Çünkü mide bağırsak hazımsızlığı, şişkinliği, gaz problemleri, kaşıntı, ürtiker, egzama gibi birçok semptomdan glutenin eliminasyonu yani glutenin çıkarılması ile kurtulmak mümkün olabilir (3). Tabiki bu süreci alanında uzman bir diyetisyen ve hekimin yakından takip etmesi son derece önemlidir. Çünkü toplumumuzda glutenin yalnızca ekmekte olduğu şeklinde yanlış bir bilgi kirliliği mevcuttur.

Günlük alınması gereken enerjinin yarısından fazlasının karbonhidrattan gelmesi gerektiği literatür tarafından kabul gördüğünden karbonhidrat dengesinin sağlanması bireyin gelecek sağlığı bakımından son derece mühimdir.

Günümüzde gluten intoleransı önemli bir sorundur. Gluten intoleransı teşhisi konan kişilerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Bu nedenle glutenle ilişkili sistem bozukluklarının tedavisinde daha etkili ve yeni yaklaşımlara ihtiyaç duymaktayız. Devamı bir sonraki yazımda olacak, sağlıklı günler dilerim. :)

 

Diyetisyen Seda Koca – Beslenme ve Diyetetik, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi


Referanslar

1. Şekil 1 :   https://www.canatura.com/en/a/histamine-intolerance-what-is-it-and-what-effect-can-cbd-have                (erisim tarihi: 20.11.2023)

2. Balakireva, A. V., & Zamyatnin, A. A. (2016). Properties of Gluten Intolerance: Gluten Structure, Evolution, Pathogenicity and Detoxification Capabilities. Nutrients, 8(10), 644. https://doi.org/10.3390/nu8100644 

3. Iversen, R., & Sollid, L. M. (2023). The Immunobiology and Pathogenesis of Celiac Disease. Annual review of pathology, 18, 47–70. https://doi.org/10.1146/annurev-pathmechdis-031521-032634 


 
 
 

Commentaires


  • Instagram
  • Whatsapp
  • Facebook
  • X
  • Linkedin
bottom of page