top of page

Şişmanım ama kime göre ?

7acce090c0554b5c42a0fb56c36b217a_edited.jpg

Başlığından da anlayacağınız üzere birçok kişi kendi kilolarının farkında ve bu durumdan rahatsız olmaktadır. Bir şey için ne kadar çok çaba harcamak gerekirse bizler o işi yapmak için bir o kadar üşengeç olmaktayız ve doğamız gereği hep erteleme hali içindeyiz.

Konunun anlaşılması için biraz beslenmekten bahsetmek istiyorum. Beslenme vücut için gerekli besin ögelerinin dışarıdan vücuda alınması aslında kabaca tarif edecek olursak. Fakat bunun biyolojik saatler içinde olması en makbul olanıdır. Örneğin genel çerçeveden baktığımızda insanların bir çoğu gece saat bir ila sabah saat altı arasında uyumaktadır. Bizler biyolojik saatimizin uyumak için ayırdığı bir saati yemek yemek için ayırırsak elbette ki vücudumuz buna farklı tepki verecektir.

İşin özünü anlatmak niyetim aslında. Çünkü temeli sağlam olan bina yıkılmaz. Darbelere karşı dayanıklı olur. Şişmanlık bizlerin tabiriyle BKİ’nin (beden kütle indeksi = kg/boy2) 30 kg/m2 ’nin üzerinde olması durumudur. Tabi bunlar bilimsel hesaplamalardır. Oysaki sizin şişman olduğunuza biz diyetisyenlerden önce toplum karar verip, size o etiketi çoktan yapıştırmıştır. Kendinizi istediğiniz kadar açıklayın.

Örneğin; tiroit hastalıkları, bazı kadın hastalıkları (pcos vs.), kortizol kullanımı gerektirecek bazı hastalıklar, genetik faktörler, psikolojik etmenler (depresyon vs.), yanlış beslenme düzeni, travmalar ve daha nicesi. Hiçbiri karşınızdaki kişiyi ikna etmek için yeterli değildir. Onlar sizi dışarıdan şişman olarak görürler ve o şekilde de yargılarlar. Bu algıyı değiştirmek deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Sizi dinlemeyi bıraktıktan sonra onlar da anlatmayı bırakır.

Benim niyetim böyle var olmuş, varoluşunun hakkında bihaber, amacı sadece yedi yirmi dört magazin izleyip televizyonda zapping yapmak olan insanlarla bu süreçte aranıza biraz da olsa mesafe koymanızı istemek. Bu sürece yukarıdan da anlaşılacağı üzere sizleri kötü etkileyen insanların arasından bir süre sıyrılıp kendimize temiz bir sayfa açmak ile başlayacağız.

Sonraki hedefimiz bir uzman ile çalışmak. Basit bir örnek verecek olursam; kimin ortaya çıkardığı belli olmayan, ismi “ödem atıcı çay” olan ama ödemin bile ne anlama geldiğini bilmeyen insanların ürünleri. Size soruyorum mahallenizdeki bakkal amca sizin örneğin bel ağrınız için bir ilaç verse sizi ne kadar tatmin eder? Bir yerlerimiz ağrıdığında nasıl hemen aklımıza uzman bir doktora görünmek geliyorsa aynı şekilde besinlerin girdiği bir tedavide bizlerin gözetimi altında olmalıdır.

Farkında olmadan bu konuda yetkisi olmayan insanların önerdiği karışımların içerisindeki bir maddeye alerjiniz varsa bu durumda olabilecek senaryoların belki de en kötüsü can kaybı ne yazık ki. Bu sebeple ikinci maddemizde de anlaştık. İlk olarak uzman olmayan kişilerden uzaklaşıyoruz ve ikinci olarak bir beslenme uzmanı eşliğinde sürece dahil oluyoruz :)

Üçüncü maddemiz yanlış bilgileri kafamızdan sildikten sonra işimize odaklanmak. Bunu başarmaya önceki iki maddeyi hayata geçirdikten sonra karar vereceğiz. Biz gerçekten hazır mıyız ? başarmak için yeterli hırs ve irade bizde mevcut mu ? bu sorulara cevabımız evet ise biz bu sürece hazırız demektir.

Sonra da kendimizi emin ellere yani bu işin uzmanı olan bizlere bırakmak. Zaman her şeyin ilacı olduğu gibi bu sürecin de ilacıdır. Sabırsızlık hayatta size birçok konuda size olumsuz olarak yansır. Bunu deneyimlemek bile istemezsiniz :(

Yani uzun lafın kısası şöyle ki; bizi dibe çekmek için uğraşan parazit insanlardan uzaklaşıyoruz, bir uzman eşliğinde sürece dahil oluyoruz ve karar verip başlıyoruz. Bizlerin güveni her zaman size tamdır. Eğer siz de kendinize güveniyorsanız başarmak için önünüzde hiçbir engel yoktur. Yeterki isteyin ve başlayın. Çok sevdiğim bir hocamın sözü ile geçici bir süre için bu konuyu kapatalım; “başlamak, başarmanın yarısıdır.”

Sizlere güveniyorum ve her zaman yanınızdayım :)

written by;

DİYETİSYEN SEDA KOCA 

  • Instagram
  • Whatsapp
  • Facebook
  • X
  • Linkedin
bottom of page